"AT" KALIBI (İNGİLİZCE)

İngilizce konuşmak, birçok kişi için zor olabilir çünkü cümle kurarken her kelimeyi tek tek düşünmek gerekir. Ancak, kelimeleri tek tek düşünmek yerine kalıpları öğrenmek bu sorunu çözebilir. Eğer bir kalıp öğrendiğinizde, cümle kurmak daha hızlı ve kolay hale gelir. Örneğin, "havalimanında" ifadesinin İngilizcesi "at the airport" olduğu gibi, bu tür kalıpları öğrenmek ve konuşma sırasında kullanmak konuşma hızınızı artıracaktır. İşte "at" ile kullanılan bazı kalıplar:


At the airport: Havalimanında

We were at the airport then. (O sırada havalimanındaydık.)


At the station: İstasyonda

The parcels are at the station. (Koliler istasyonda.)


At the bus stop: Otobüs durağında

Who is that man at the bus stop? (Otobüs durağındaki şu adam kim?)


At the corner of the street: Caddenin köşesinde

There is a grocer’s at the corner of the street. (Caddenin köşesinde bir bakkal var.)


At home: Evde

We spent the evening at home. (Akşamı evde geçirdik.)


At work: İşte

Is Frank still at work? (Frank hâlâ işte mi?)


At Peter’s: Peter’ın evinde, Peter’da

All of us were at Peter’s last night. (Dün gece hepimiz Peter’daydık.)


At the doctor’s: Doktorda

Was your mother at the doctor’s yesterday? (Annen dün doktorda mıydı?)


At the dentist’s: Dişçide

Were you at the dentist’s last Monday? (Geçen pazartesi dişçide miydin?)


At the hairdresser’s: Kuaförde

Will you be at the hairdresser’s in the afternoon? (Öğleden sonra kuaförde mi olacaksın?)


At the hospital: Hastanede

I met him at the hospital. (Onunla hastanede karşılaştım.)


At the cinema: Sinemada

They have been at the cinema for two hours. (İki saattir sinemadalar.)


At the concert: Konserde

How many people were there at the concert? (Konserde kaç kişi vardı?)


At the hotel: Otelde

We stayed at the hotel you recommended. (Tavsiye ettiğin otelde kaldık.)


At the office: İş yerinde

How many people were there at the office? (İş yerinde kaç kişi vardı?)


At the football match: Futbol maçında

They were at the football match yesterday. (Dün futbol maçındaydılar.)


At the door: Kapıda

There is a man at the door. (Kapıda bir adam var.)


At the window: Pencerede

My mother was waiting for me at the window. (Annem beni pencerede bekliyordu.)


At the piano: Piyanoda

Jack was seated at the piano. (Piyanoda Jack vardı.)


At the entrance: Girişte

They’ll meet us at the entrance. (Bizi girişte karşılayacaklar.)


At the top of the stairs: Merdivenin başında

My father was standing at the top of the stairs. (Babam merdivenin başında duruyordu.)


At the bottom of the page: Sayfanın altın(d)a

Write your name at the bottom of the page. (Adınızı sayfanın altına yazın.)


At the end of the month: Ayın sonunda

I’ll get paid at the end of the month. (Ayın sonunda maaşımı alacağım.)


At the beginning of April: Nisanın başında

We are going on holiday at the beginning of April. (Nisanın başında tatile gidiyoruz.)


At the bank: Bankada

We met at the bank. (Bankada karşılaştık.)


At Oxford University: Oxford Üniversitesi’nde

He is studying at Oxford University. (Oxford Üniversitesi’nde okuyor.)


At school: Okulda

I enjoyed my four years at school. (Okuldaki dört yılımdan çok keyif aldım.)


At 4 o’clock: Saat 4’te

They left at 4 o’clock. (Saat 4’te gittiler.)


At dawn: Şafakta, gün ağarırken

We woke at dawn. (Şafakta / Gün ağarırken uyandık.)


At night: Gece

You can see the stars at night. (Gece yıldızları görebilirsin.)


At the weekend: Hafta sonunda

They had a party at the weekend. (Hafta sonunda parti verdiler.)


At (the age of) 17: 17 yaşında, 17’sinde

She got married at (the age of) 17. (17 yaşında / 17’sinde evlendi.)


At 100 km: 100 km hızla

He was driving at 100 km. (Saatte 100 km ile gidiyordu.)


At war: Savaş hâlinde, savaşmakta

The two countries are at war. (İki ülke savaş hâlinde.)


At peace: Barış hâlinde, barış içinde

The countries have been at peace for years. (Ülkeler yıllardır barış içindeler.)


At play: Oynayan, oynamakta olan

The happy sounds of children at play made me smile. (Oynayan çocukların mutlu sesleri beni gülümsetti.)


At lunch: Öğle yemeğinde

The manager is at lunch now. (Müdür şu anda öğle yemeğinde.)


At the table: Masada

He was sitting at the table. (Masada oturuyordu.)


At the crossroads: Kavşakta

The two cars collided at the crossroads. (İki araba kavşakta çarpıştı.)


At the roundabout: Döner kavşakta

Take the first right at the roundabout. (Döner kavşakta ilk sağdan dön.)


At the meeting: Toplantıda

Was Sue at the meeting this morning? (Sue bu sabah toplantıda mıydı?)


At the moment: Şu anda

I am busy at the moment. (Şu anda meşgulüm.)


At present: Şu anda

Mr. Taylor is out at present. (Bay Taylor şu anda dışarıda.)


At the party: Partide

Who did you dance with at the party? (Partide kiminle dans ettin?)


At the time: O zaman, o sırada

I was abroad at the time. (O sırada yurt dışındaydım.)